Eserleri birçok dünya lisanına çevrilen, PEN üyesi muharrir Muharrem Erbey’in kaleme aldığı Günahkârlar Kalesi, uzak diyarların birinden Jacob’un eline ulaşan Amina’nın defteriyle Doğu’dan Batı’ya hakikat başlayan bir seyahati husus alıyor. Medeniyetler ortasında gerçekleşen serüvende, gidilen yollar tekrar kişinin kendisine çıkarken muharrir Erbey, anlatımıyla Doğu’nun kelamlı kültürünü okurlarına yansıtıyor.
Günahkârlar Kalesi; düşlerin, masalların, sabrın ve acıların yeri Doğu’ya atılan gözü pek adımları, aşkın ve arayışın kıssasıyla sunuyor. Hayal kırıklıklarının olduğu kadar umutların da en hoş filizlerini barındıran Mezopotamya’daki bir kaleden kopan Amina’nın avazı, Jacob’a ulaşır. Yollarla birlikte kendini de arayanların romanı, kuyuya atılanların ve kurtulmak için kendisine gereksinim duyanların öyküsü..
Günahkârlar Kalesi üçlemenin birinci kitabı
Muharrem Erbey’in usta işi yapıtı Günahkârlar Kalesi, Mezopotamya Üçlemesi’nin birinci kitabı olarak raflardaki yerini alırken, romanın lisanı ince ince dokunan sihirli bir kumaş misali okurunu sarmayı bekliyor.
Okurlara heyacanlı kapılar açan roman
Toplum tarafından inkar edilenlerin, günah işleyenlerin ve günahlarını boynunda vebal olarak taşıyanların kalesi, barındırdığı sırların merakıyla okurlarına heyecanlı kapıları aralıyor.
Günahkarlar kalesi
Kendisinden olmayana hayat hakkı tanımayan yeryüzünün beşerlerine yöneltilen tenkitler romanı örerken, sır küpü kalede sorulara karşılık verilmez. Yalnızca sorulara gösterilen yollar vardır ki, zati sırrı sormaya müsaade de çıkmaz; ararsan bulursun denilen Günahkârlar Ülkesi, yazgısına boyun eğenlerin ve yola çıkmayı göze alanların yaşadıklarına tanıklık etmek isteyen okurlarına edebî bir şölenle sesleniyor.